Demirtaş: Erdoğan seçimle geldi, seçimle gidecek
Kasım 2016’dan bu yana Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Alman yayın kuruluşu Westdeutscher Rundfunk (WDR) COSMO aracılığıyla yönetmen Fatih Akın, yazarlar Günter Wallraff ve Navid Kermani, gazeteciler Can Dündar, Fulya Canşen, Frederike Geerdink, Sven Lorig, Dunja Hayali, Gor Yeranyan, Mark Lowen, Hasnain Kazım, Nadja Kriewald ve eski Amedsporlu Deniz Naki’nin sorularını yanıtladı. Demirtaş, “Erdoğan seçimle geldi, seçimle gidecek, başka ihtimal yok. Bunu görmek için sadece dört ay daha beklememiz gerekecek” dedi.
‘SEÇİM SONUCUNU BİLMEYEN HALK BİLMİYOR’
BBC Türkçe’ye göre Der Spiegel dergisinden gazeteci Hasnain Kazım Selahattin Demirtaş, “Erdoğan’ın bu seçimle gitmesi mümkün mü?” “Seçim sonucunu tanımayanları halk da tanımaz, darbe yapmaya çalışanların sarayını da yerle bir eder.”
“HDP KİMSEYİ YAPMADI”
Eski HDP Eş Genel Başkanı ve WDR Genel Yayın Yönetmeni Fulya Canşen, “HDP, İstanbul belediye seçimlerinde CHP’ye jest yaptı. Ödendi mi? “Tekrar emsal jest yapmaya gerek var mı?” sorusuna, “Son yerel seçimlerde HDP kimseye jest yapmadı, aslında tarihi misyonunu ve Türkiye’nin büyümesindeki sorumluluğunu yerine getirdi. demokrasi çabası ve otoriter rejimin düşüşü.” Sorumluluk bilinci ve bilinciyle hareket edeceğini söyledi.
“BATILI LİDERLER GÖLGELEMEZ BİZ BAŞKA İHSAN İSTEMİYORUZ”
Halen Roma’da görev yapan BBC’nin eski İstanbul muhabiri Mark Lowen, Demirtaş’a “Devam eden tutukluluğunuzla ilgili olarak Batılı ülkeler ve cumhurbaşkanlarının ne yapmasını istersiniz, nasıl bir yaptırım istersiniz ve baskılarını düşünür müsünüz?” Türk hükümetinin kararlarını etkileyebilir mi?” soruyu yöneltti.
Demirtaş, “Sorunuza çok net bir cevap vermek istiyorum Mark, köşeyi dönmeyeceğim. Diyojen’e atıfta bulunarak, ‘Batılı liderlerin bize gölge düşürmesini istemiyoruz, başka lider istemiyoruz. Allah razı olsun. Erdoğan’la bu kadar iş yapmasalardı, kirli işlere imza atmasalardı bize yeterdi, yapmasalardı ne güzel olurdu.”
“MÜLTECİ TRAJEDİSİ BİR ADALET VE EŞİTLİK SORUNUDUR”
Alman n-tv televizyonu sunucusu Nadja Kriewald’a Selahattin Demirtaş, “Sizce mülteci sorunu nasıl çözülmeli?” Bu soruya şu cevabı verdi:
“Sorunun adı ‘mülteci sorunu’ değil, ‘zorunlu yerinden etme’. Sorunun bu şekilde anlatılması, sorunun nedenlerine ve analizine dair daha gerçekçi, daha adil bir bakış açısı ortaya koymamızı kolaylaştırıyor. kimi, neden zorla yerinden etti “Bir Amerikan ya da Türk vatandaşı bu soruyu kendisine, hükümetine, devletine sormalı ve gerçekle yüzleşmeli ve adil bir yanıt vermelidir.”
Modern sömürgecilikte Afrika, Ortadoğu ve Asya’nın madenlerinin ve yer üstü zenginliklerinin Avrupalı şirketler tarafından talan edildiğini hatırlatan Demirtaş, o coğrafyanın insanlarının açlıktan kırıldığını belirterek, “Doğru tüketim telaşına mı düştüler? dedi ve ekledi:
“Çözüm mü? Kolay, ya hızlı trenlerinizi, bifteklerinizi, şaraplarınızı o malların ortaklarıyla, yani mültecilerle paylaşırsınız ya da onlardan 300 yıldır çaldıklarınızı ülkelerine geri verirsiniz, onlar da canı gönülden. kendi topraklarında demokratik yönetimler ve müreffeh bir toplum kurmalarına yardım edin. Geri dönmeleri için onları teşvik edin. Bu, Avrupa devletlerine ve hükümetlerine yapacağım en adil davet olur.”
Bunun dışındaki tüm çözüm arayışlarının dışlayıcı, ötekileştirici, yaralayıcı ve geçici olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Zaten Erdoğan hükümeti dahil tüm Avrupa hükümetleri mültecileri siyasi bir pazarlık ve şantaj unsuru olarak görmekte ve bir güvenlik sorunu olarak görmektedir. Mültecilerin maruz kaldığı trajedi tarihidir ve bir adalet ve eşitlik sorunudur.” dedim.
‘BİZ ERDOĞAN’IN YERİNDEYİZ, BU AVRUPA HUKUKUNU DİKKATE ALIR MISINIZ?’
Genç bir avukatken Avrupa’daki birçok sivil toplum kuruluşundan mülteci hakları konusunda eğitimler aldığını söyleyen Demirtaş, “Avrupalılar bize mültecilerin haklarını ve hukukunu öğretiyordu. Bize o eğitimleri verenler mültecileri Akdeniz’in karanlık sularına gömmeye başladı.” .
Yunanistan’ın sığınmacıları her gün tutuldukları cezaevinin 10 kilometre uzağında dövdüğünü, dövdüğünü, işkence yaptığını, çırılçıplak soyduklarını, paralarına el koyduğunu ve Türkiye’ye geri gönderdiklerini söyleyen Demirtaş. İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu kararını tanımadığını açıkladı. Erdoğan’ın yerinde olsaydınız bu Avrupa yasasını dikkate alır mıydınız? Erdoğan da ciddiye almıyor” dedi.
Avrupa’ya değil, Avrupa’da direnen halklara, siyasi gruplara ve şahıslara inandığını vurgulayan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer benim ve bizim için bir şey yapmak istiyorsanız kendi hükümetlerinizin ikiyüzlülüğünü ifşa edin ve onların sömürü politikalarına karşı çıkın. Mültecileri müzakere etmek için her fırsatta Erdoğan gibi bir otoriterle tokalaşmayı deşifre edin.
“Bizi kurtaramazsınız, biz de sizi kurtaramayız. Ama birlikte savaşabilir ve birlikte hayatta kalabiliriz. Ya hep birlikte ya hiç!”
‘HAPİSTE OLMA SEBEBİM TOOLSTOY, MARX, LENİN…’
Demirtaş, Almanya’da Türkiye’den gelen madencilerin çalışma koşullarını anlatan “Sonuç” kitabının yazarı Günter Wallraff’ın sorusuna yanıt olarak, “Hapishanede olmamın sebebi sizsiniz. ayrıca Tolstoy, Marx, Balzac, Ahmedê Xanî, Lenin, Che vb. Dickens, Nazım Hikmet, Ahmed Arif!” dedim.
Soru gönderen herkesle “boş günlerde görüşmek üzere” dileklerini ileten Demirtaş, yanıtlarını “Bildiğim tek Almanca cümleyle bitireyim: Ich liebe dich (seni seviyorum)” sözleriyle noktaladı. (HABER MERKEZİ)